Çocukları öldüren patlayıcıları nasıl açıklayacağız?

Çocukları öldüren patlayıcıları nasıl açıklayacağız?

Her ölümde üzüntüden kahrolan ve sonra evet çok yoğun gündemin akışına yetişemeyen bireyler, toplum, devlet, girişimler, STK'lar, kurumlar, siyasi partiler vs. sorumluluktan münezzeh bir yanıt verebilir miyiz?

HÜLYA ÖZEVİN

Türkiye karamayınları ile savaş artığı patlayıcılar ile kirlenmiş durumda. Çatısmaların, operasyonların yaşandığı bölgelerde bu durum sona erse bile mayınlar ve savaş artığı patlayıcılar öldürmeye ve sakat bırakmaya devam ediyor.  Yüzde 70'den fazla bir oranda çatışmaların tarafı olmayan  sivillere zarar veriyor ve ne acı ki bunun yüzde 47'sini  çocuklar oluşturuyor.

Sokağa çıkma yasağı dönemlerinden kalan ERW savaş artığı patlayıcılar, patlamamış cihazlar da mayınlar gibi yaşam alanlarında kurbanlarını bekleyen tuzaklar. Rakamlar  korkunç. Ah ki bu patlayıcılarla ölen çocukların sayısı dehşet verici. Çocuk kelimesiyle asla yan yana düşünemeyeceğimiz bu trajediyi sayıyla ifade etmek de öyle.  Gördüğüm andan itibaren gözümün önünden silinmeyen Nupelda ve Ayaz'ın öldüklerinden  habersiz fotoğraftan gülümseyen yüzleri sayıyla 2 (yazıyla iki) ile kayıt düşülecek izleme raporlarına.  Dersim Ovacık ilçesinin bir köyüne bağlı bir mezrada, haberlerde kırsal diye geçen bir yerde 4 ve 8 yıl süren kısacık ömürlerinden gülümseyişlerine bir yürek ağrısı, utanç duymadan bakmak mümkün mü?  Ayaz'ın mavi, Nupelda'nın pembe balonu ikisi de aynı neşeli ışıkla parlıyor. Nupelda'nın elbisesinden eski bir çocukluk anısı Mini Maus puantiyeli gülümsüyor hala.  Ayaz abisi  sevgiyle sarılmış yeni yapraklanan tomurcuk kız kardeşine.  Bütün kötülüklerden korumaya yeminli bir öpücük kondurmuş yanağına, sonra sarmış omzundan. Bu sitemsiz masum gülüşlerinin bıraktığı ağırlığın vebali hepimizin boynunda.  Kötülükten habersiz masmavi gökyüzü altında birbirine sarılmış iki kardeşin ışıltılı dünyasını paramparça eden patlama bir kez daha bizi de yasa boğdu. Anne babalarının başlarına yıkılan kapkara dünyada yaşadıkları acıyı tahayyül etmeye bile cüret edemeyiz. 

Neden sorusuna verilecek cevabımız var mı, coğrafyanın kaderi mi diyeceğiz?  Çocukları öldüren patlayıcıları nasıl açıklayacağız? Evet her ölümde üzüntüden kahrolan ve sonra evet çok yoğun gündemin akışına yetişemeyen bireyler, toplum, devlet, girişimler, STK'lar, kurumlar, siyasi partiler vs. sorumluluktan münezzeh bir yanıt verebilir miyiz? 

Türkiye'nin  mayınlar ve diğer patlayıcıların temizlenmesi için Ottawa Sözleşmesi'ne 2004'ten itibaren taraf devlet olduğunu, bu acıların yaşanmaması, kurban ve mağdurların yaralarının sarılması yükümlülüğüne imza attığını hatırlatalım.  Sözleşme'nin gereklerini yerine getirme konusunda 2013 yılında ek süre istediğini, bu 8 yıl dolmak üzereyken de temizleme oranlarına bakarak 2022 de taahhütlerini yerine getirmiş olmayacağını öngörebiliriz. Sorumluluklardan biri de gerçekten hayat kurtarabilecek 'risk eğitimi'. İnsanların yaşam alanlarında Nupelda'ların kırsalında, Sur'da, Nusaybin'de, Hakkari'de Cizre'de ... operasyonlardan, çatışmalardan kalan patlayıcılar ve mayınlar temizlenirken bir taraftan da riskli alanlarda uyarıcı eğitimler yapılması elzem. Çocuklar balonun  uçurtmanın kuşun peşine düşen meraklarıyla buldukları patlayıcılarla oynuyor, kurcalıyor, koyunların kuzuların peşinde koşarken ya da oyun alanı sokaklarda top koştururken  hiç bir uyarıyla işaretlenmemiş ölüm tuzaklarına basıyor.  Çocukların hiç akıl erdiremeyeceği ideallerle büyüklerin kısa sürede az bir maliyetle hazırladığı sinsi fakların temizlenmesi uzun zaman ve yüksek maliyet gerektiriyor.  Temizleme sürecinde bu patlayıcıların ne olduğu, nelere yol açabileceği, ne yapmalı/yapmamalının  bilgisinin verileceği risk eğitimlerinin yapılmaması için hiçbir neden yok.  Bu konuda eğitim yöntemleri geliştiren sivil  girişimlerin faaliyetlerinin de önü kesilmiş durumda.  

Bir kişi çok büyük bir sayı, bir çocuk ölürse ne önemi var okuduğumuz yazdığımız kelimelerin. Bir kişiyi daha kaybetmemek için mayın ve patlayıcıların olmaması varolanların tamamen temizlenmesi, işaretlenmesi, farkındalık/risk eğitimleri, bu konuda sivil toplum,  meslek odaları, bakanlıkların birlikte çalışması, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için kamuoyu refleksinin harekete geçmesini borçluyuz Nupelda ve Ayaz'a.

 

16/07/2019

 

16/07/2019